cross

Artık Yayınlara Mesajınızı Gönderebilirsiniz!

Devam etmek için ENTER'a basın.

Feminist Mücadelenin Tarihsel Süreci: Dünden Bugüne 8 Mart

Temel tanımıyla feminizm, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı duruş sergileyen;  kadınların, hayatın tüm kamusal ve özel alanlarında maruz kaldığı, baskının ve kontrollerin ortadan kaldırılmasını savunan bir ideolojidir. Erkek egemen, sistem ve sistem üstü pratikleri önleyerek kadınların temel haklarına erişmesini için verilen bir mücadeledir. Bu yaklaşımları anlamak ve kimlerin mücadelesini devraldığımızı unutmamak için ideolojilerin kök saldığı zamanlara dönmek gerekir. Kadın ve kadın mücadelesinin tarihine, süreçte açığa çıkan deneyimlere dönüp bakmak, geçmişi anlamak; kadın özgürlük mücadelesinin geleceğine ışık tutmaktır.

8 Mart 1857"de 40.000 kadın tekstil işçisi, daha iyi çalışma koşulları ve daha yüksek ücret talebiyle New York"taki bir fabrikada greve gitti. Grev sırasında çıkan yangın ve polisin fabrika kapılarına barikat kurması ile birlikte; 129 kadın işçi katledildi. Sonucunda tarihsel bir dayanışma süreci başlamış oldu ve 8 Mart tarihe adını Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak yazdırdı. Yüzyıllar boyunca kadın hareketinin birleştirici noktası olmuş olan 8 Mart, günümüzde de kadınlara umut olmaya devam ediyor. Bu tarihin kadın hareketinde önemi yadsınamazken, yapılan yeni nesil araştırmalarda 1857 tarihli New York’ta yangınla sonuçlandığı kesinleşmiş bir grev kaydına rastlanmadı. Ulaşılabilen en güncel birinci el kaynak, 8 Mart 1907 tarihinde bu grev ve yangını anmak için bir araya gelmiş kadınların ördüğü kitlesel bir yürüyüş. Takip eden yıllarda ise 1857’de kadınların yaktığı ateşin kıvılcımı; dokuma işçisi kadınların ördüğü bir grev ile sonuçlandı. 25 Kasım 1909 tarihi grev, tarihe 20.000 isyanı ve ABD işçi sınıfının o zamana kadar gördüğü en büyük grev olarak geçti.

20. yüzyılın başlarında liberal ekonomi modelini benimsemiş ABD’de işgücünün en yoğun olduğu sektörlerden biri giyim sektörü idi. Ekonomik krizin faturasının işçilere kesilmiş olması, insanlık dışı çalışma saatleri, alenen emek sömürüsü olarak tarihe geçmiş ücretler ve siyasi koşullar grev ortamını hazırladı ve ucuz işgücü olarak çalışan kadın ve çocuk işçilere grev yolunu açtı. 22 Kasım 1909’da, ILGWU’ya (International Ladies Garment Workers Union) bağlı Local 25 Sendikasının yaptığı genel grev çağrısı ile grev süreci şekillendi. 25 Kasım 1909’da yaklaşık 600 tekstil fabrikasında çalışan, yüzde 80’i kadın, 20 bin kişinin greve çıktı. 4 Aralık 1909’da ise grevci kadınlar, kadına yönelik şiddet ve işçi sınıfı kadınlara yönelik ekonomik şiddete dikkat çekmek için belediye binasına yürüdü. Bu grev süreci ve örülen eylemler Amerika tarihinin en büyük kadın grevi, dolayısıyla kadın mücadelesi olarak bilinmektedir ve 8 Mart’ın tarihsel sürecini oluşturmaktadır.

Yıllar önce insanlık temelinde ve eşit şartlarda yaşama motivesi ile yola çıkmış kadınların yaktığı ateş hala içimizde. Bugün ise kadın özgürlük mücadelesi devamlılığının öneminin farkında olarak, bilinçlenerek, bildiğimizi aktararak, kadınlar olarak kadınların yanında durup gerekli güvenli alanı sağlayarak hayatımıza devam ediyor; tarihsel süreçteki her kadının mücadele onurunu devralıyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlu ve özgür olsun!