Aşkın Anatomisi: Alain de Botton ve “Essays in Love”
Aşk kavramı soyut bir kavram olsa da filmlerde, dizilerde, gerçek hayattaki deneyimlerimizde ve şarkılarda duyduğumuz sözlerle gözlemlediğimiz ve hissettiğimiz bir duygu. Bu kadar hayatımızın içinde olup bir o kadar da üstüne çok düşünmediğimiz bir olgu aslında. Alain de Botton’un “Essays in Love” eseri de tam burada devreye giriyor. Bu kitap aşkı anlatmakla kalmıyor aynı zamanda okuyucuları bu karmaşık duyguyu çözümlemeye davet ediyor. Kitap, yazarın bir kadınla yaşadığı aşk serüvenini konu alıyor. Bu ilişkinin ilklerini ve bütün basamaklarını; ilk tanışma anı, ilk kavga, ayrılık gibi ilişki dinamiğini etkileyecek durumları okuyucuya felsefi alıntılarla destekleyerek hikâye şeklinde sunuyor. İlişkinin başlangıcından sonuna kadar geçen bütün deneyimleri, anıları, kalp kırıklarını okuyucuya duygusal ve düşünsel bir dille aktarıyor. Bu anlatım tarzının, okuyucuda ilişkiyi bizzat yaşıyormuş hissi uyandırdığını düşünüyorum.
Benim için bu kitabın en özel yanı, kullandığı sade dille ilişkilere gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşması. Hem okuru yormadan düşündürmeye itiyor hem de her cümlede okuyucu kendi hayatından bir yakınlık bulabiliyor. Aşkı hem iyi yönleriyle hem de bütün çirkinlikleriyle yansıtmasının, okuyucunun ilgisini çekmemesi imkânsız. Diğer benzer kitaplardan ayrılan özelliği de bu, eser ilişkileri bütün gerçekliği ve çıplaklığıyla okuyuculara anlatıyor.
Alain de Botton’a göre aşk sadece hissetmek değil aynı zamanda üstüne düşünmek. Yani aşkın sadece kalbin işi olduğunu düşünmüyor altında bir mantık mekanizmasının da olduğunu söylüyor. Âşık olduğumuz kişi aslında kendisi değil zihnimizdeki yorumu ve idealleştirdiğimiz insan, aşk acısı da aslında karşımızdaki insana karşı hissettiklerimizden dolayı değil, kurduğumuz hayaller ve beklentilerden dolayı yaşadığımız bir acı. Ayrılığın en kötü yanı o insan hayatından gittikten sonraki boşluk hissi. O boşluk hissini insan nasıl dolduracağını bilmiyor, alışmış olduğun o insan hayatından gidince ona hissettiğin sevgi de havada kalıyor ve bu bence bir şok etkisi yaratıyor.

“Essays in Love” eserinin; âşık olanlara kendini anlamanın yolunu gösterdiğini, ayrılık acısı yaşayanlara destek için bir omuz olduğunu ve aşkı anlamak isteyenlere duygusal bir harita sunduğundan dolayı okumaya değer olduğunu düşünüyorum. Okuyucuların üzerinde derinden bir etki bırakacak ve onlara farklı bir perspektif sunacak nitelikte bir kitap. Peki, sence aşk saf bir duygu mu yoksa bir analiz alanı mı?
Daha fazlası için Radyo Bilkent’i sosyal medya hesaplarından takip etmeyi unutma!
 
                                     
                                     
                                    