cross

Artık Yayınlara Mesajınızı Gönderebilirsiniz!

Devam etmek için ENTER'a basın.

İlham Verici Kadınları Konu Alan 3 Film

Mücadelesinden bir dakika bile vazgeçmemiş, özgürlük davası uğruna tek yürek olan kadınlar başta olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun. Baskılara boyun eğmeyen, dışardaki gürültülerin arasından güçlü bir ses olarak çıkan patriarkal sistemin dayattıklarını hiçe sayıp devrim yapan kadınları konu alan ilham verici filmleri sizler için derledik.

Suffragette (Diren!)

İngiliz yönetmen Sarah Gavron’un ikinci uzun metraj filmi Suffragette, I. Dünya Savaşı öncesi bir çamaşırhanede temizlik işçisi olarak çalışan Maud Watts’ın kadın hareketleri mücadelesini Violet Miller sayesinde tanımasıyla başlıyor. Kadın hareketlerinin radikal bulunduğu ve toplum tarafından onaylanmadığı bu dönemde Watts’ın kadınların başta seçme ve seçilme hakkı, ücret eşitliği ve eşit iş yüküne karşı verdiği mücadelesini izliyoruz. Sosyal çevresinden aldığı tepkilere rağmen hiç durmadan ve savunduğu hiçbir fikirden vazgeçmeyip davalarına sahip çıkan birçok güçlü ve ilham veren kadınları görüyoruz. Filmin ilerleyen sahnelerinde ilk feminist hareketlerin başlamasıyla Londra hükümetine karşı yürüttükleri barışçıl mücadele gitgide daha etkili eylemlere dönüşüyor. Çok geçmeden feminizm hareketi bütün dünyada yayılıyor ve birçok kadın tek amaçlarının annelik ve iyi bir eş olmaktan çok daha fazlası olduğuna inanarak 1920’lerde o ana kadar hiç görülmemiş bir ‘kadın’ figürüne dönüşüyorlar.

“Asla teslim olma, kavgayı asla bırakma”

Iron Jawed Angels (Demir Çeneli Melekler)

Yönetmeliğini Katja von Garnier tarafından yapılan 2004 yapımı Iron Jawed Angels, Alice Paul ve birçok güçlü kadının Amerika’daki oy hakkı mücadelesini anlatıyor. Erkek egemen toplumda ezilen ve yok sayılan kadınlar tarafından yapılan baş kaldırışın büyük etkilerini yarı biyografik olan bu filmde görüyoruz. Başta burjuva ve üst kısım tarafından benimsenen bu mücadele daha sonrasında farklı etnik gruplardan ve sınıflardan birbirinden cesaretli pek çok kadına da yayılıyor. Film aynı zamanda patriarkal düzen dışında kadının kadına yaptıklarına da değinmekte. Filmin en sonunda ise oy haklarına ulaşan kadınların bitmek bilmeyen hak mücadelesi ve eşitlik arayışlarıyla film bitiyor.

“Kadınlar bir parçası olana kadar asla yeni bir dünya düzeni olmayacak” 

-Alice Paul

On the Basis of Sex (Eşitlik Savaşçısı)

“On the Basis of Sex” Mimi Leder’in yönettiği 2018 yapımı bir biyografik yasal drama filmi. Filmde Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesinin ikinci kadın yardımcı yargıcı olan Ruth Bader Ginsburg’ün hayatını izliyoruz. Ginsburg, çocuğu ve kanser olan eşi ile ilgilenirken aynı zamanda Harward Hukuk Okulunu bitirmeye çalışıyor. Ancak mezun olduktan sonra kimsenin kadın bir avukatı işe almak istememesi yüzünden Rutgers Hukuk Okulunda profesör olarak işe başlıyor. Profesörlüğü sırasında karşılaştığı vakalarda mevcut yasaların cinsiyet konusunda ne kadar ayrımcı olduğunu fark edip Amerikan anayasasındaki cinsiyetçi yasaları değiştirmeye çalıştığını izliyoruz. Sonrasında ise Ginsburg bu davasını federal mahkemeye taşıyor ve Amerikan anayasasının gerçekleşmiş olan sosyal değişimlere ayak uydurması gerektiğini savunuyor. Davasını kazandıktan sonra ise Amerika’daki bütün kadınların haklarını koruyabilmek için Amerikan Sivil Özgürlükler Birliğinde Kadın Hakları Projesini kuruyor.